Ey Okur! Sizler için katlandığım
çilenin haddi hesabı yok! Canavarlıklarını güler yüzlü
maskelerinin ardına gizleyen Sabit Fikir'in editör mafyası ile
çalışırken başka türlü olması da mümkün değil. Siz sanıyor
musunuz ki özgürce seçiyorum okuduğum kitapları. Ne gezer? Adeta
bir ceza çeker gibi kötü romanları okutuyorlar bana.
Yazdıklarımızı takip edenler bilirler, biz de alengirli yorumlara
yer yok. Aman yayınevi darılmasın, yok efendim yazarımızı
küstürmeyelim, tamam kötü bir metin ama şöyle etrafından
dolanalım, türü taktikler bize yabancıdır. Elbette hata
yapabiliriz, ama içimiz dışımız bir. Bir metin bize ne
hissettiriyorsa, dilimiz döndüğünce onu sizlerle paylaşmaya
çalışırız. Son aylarda çektiğim çilelerden sonra çok
kıymetli, saygıdeğer editörümüzün Savinien Cyrano de
Bergerac'ın YKY'nin yayınladığı “Öteki Dünya, Ay Devletleri
ve İmparatorlukları”nı tanıtma önerisi gelince pek sevindim.
Kitap elime geçmeden önce tanıtım yazısını okuyunca pek
keyiflendim. İtiraf edeyim ben de pek çoğunuz gibi Cyrano de
Bergerac'ı bir roman kahramanı sanıyordum. Hani Pinokyo ile
birlikte edebiyat tarihinin burnu ile meşhur şövalyesi. Sayısız
kere sahnelenmiş, bir çok kez filme alınmış bir eser. Bu vesile
ile Bergerac'ın 1619-1655 yılları arasında yaşamış, söz
konusu esere ilham kaynağı olmuş ilginç bir gerçek kişilik
olduğunu öğrendim. Mustafa Demirkan hoca, bu eserin Türkçe'de
olmamasını bir eksiklik olarak görmüş olmalı ki, güzel bir
çeviri ile dilimize kazandırmış. YKY'nin takdire şayan bir kamu
hizmeti olan Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi'nden geçtiğimiz
ay yayınlanmış. Bu diziyi seviyorum. Üstelik baskı ve kağıt
kalitesine oranla fiyatlandırma açısından da makul bir seviyede
seyrediyor. Ama dizinin adından da anlaşılacağı gibi bu dizide
yer alan kitapların önemli bir kısmı meraklısı ya da uzmanlar
için bir hazine niteliğinde. Hoş zaman geçirmek için, efendim
kafa dağıtmak için, tatilde plajda okunacak kitaplar değiller.
Öteki Dünya da böyle bir kitap. Herkese değil, felsefe tarihine,
bilim kurgu edebiyatının başlangıcına, Batı düşüncesinin
gelişim tarihine ilgi duyanlar için müthiş bir hazine. Kolay
hazmedilir, eğlendirici bir metin okuyayım diyenlere göre değil.
Öncelikle Bergerac çağının egemen düşünceleri ile yoğun bir
diyaloga giriyor. Bu çerçevede felsefe tarihinin başta Aristoteles
olmak üzere önemli figürlerinin düşüncelerini tartışıyor.
Toplumsal hayat, siyaset, insan ilişkileri, kuşkusuz din, fizik
gibi konularda dönemi için devrimci düşünceler geliştiriyor.
Kitabı okuyunca Bergerac'ın çok erken bir zamanda 36 yaşında,
nedeni tam anlaşılamayan ölümünün edebiyat ve düşünce
dünyası için ne kadar büyük bir kayıp olduğunu anlıyor insan.
Bergerac'ın akıl almaz öngörülerinden birisi insanın aklına
zamanımızın akıllı cihazlarını getiriyor, Walkman, iPod,
iPhone, e-kitap okuyucu tarzı aletlerin geliştirileceğini 1600'lü
yıllarda düşünebilmesi, onun uçsuz bucaksız hayal dünyasının
ve bilgi birikiminin boyutlarını kanıtlıyor. Ay'a yaptığı
seyahatte Ay'da yaşayan ve neredeyse tüm yaşam biçimleri,
adetleri, alışkanlıkları Dünyadakilerin tersi olan ve Dünyayı
Ay, Ay'ı ise Dünya kabul eden canlıların kullandığı kitabı
şöyle anlatıyor: “Şeytanım bu kitapları bu dünyanın diline
tercüme etmişti; ama sizlere henüz onların matbaalarından
bahsetmediğim için, bu iki cildin şeklini açıklayacağım.
Kutuyu açınca, içinde madeni, bizim saatlere benzer ve üstünde
sonsuz sayıda küçük yaylar ile fark edilemeyecek kadar ufak
makineler gördüm. Bu gerçekten bir kitap ama sayfaları ve
harfleri bulunmayan, mucizevi bir kitaptı. Neticede, bu kitaptan
öğrenmek için gözler faydasızdı ve sadece kulaklara gerek
vardı. Yani birisi okumak istediğinde, bu makineyi çok miktarda
bir sürü değişik anahtarla kurduktan sonra ibresini dinlemek
istediği bölümün üstüne getiriyordu. Aynı anda, bu makaradan
sanki bir insan ağzından yahut bir müzik aletinden geliyormuş
gibi, Ay soylularının aralarındaki konuşma diline benzeyen, her
çeşit belirgin ve farklı ses çıkıyordu. Kitap hazırlamanın bu
mucizevi icadı hakkında düşündüğüm zaman, bu ülkedeki
gençlerin, on altı ve on sekiz yaşları arasında iken, bizim kır
sakallılara göre çok daha fazla bilgiye sahip olmalarına artık
şaşırmadım. Zira konuşmaya başladıkları anda okumayı da
biliyorlar, okumaktan asla mahrum kalmıyorlar; odada şehirde,
seyahatte, ayakta, at üstünde ya ceplerinde ya da eğerlerinin
kayışına asılı olarak bu kitapların otuz kadarını
taşıyabiliyorlar.” (s. 92) İnanılmaz değil mi? Bergerac Batı
düşüncesi ve edebiyatının ana damarlarından birisi olan
hicive dayalı felsefe hikâye geleneğinin temellerini atarak
kendisinden sonra gelecek Swift, Voltaire gibi büyük ustaların
yolunu açmış.
Herşeyin Dünyanın tersi olduğu bu
Ay-Dünya'da iktidar yaşlılarda değil gençlerdedir. Ölülerin
toprağa gömülmesi ancak kötü insanlar için uygulanan bir
yöntemdir. Ölümünün yaklaştığını hisseden, yaşlı
filozoflar dostlarını bir ziyafet sofrasında toplayarak neden
ölmek istediğini onlara anlatarak ikna etmeye çalışır. Oylama
yapılır, eğer ölmesine karar verilirse bu bir lütuftur. Daha da
ilginç olan ölüm töreninin nasıl yapıldığının ayrıntılarını
merak edenleri kitaba yönlendirelim. Ayrıca Ay'ın soyluları
Dünya'da olduğu gibi soyluluk işareti olarak kılıç taşımak
yerine kemerlerine bağlı “edep yeri şekilli bronz” bir takı
taşırlar. Dünyalımız bunun kendisine çok tuhaf geldiğini
belirtince aldığı yanıt şu olur: “sizin dünyanızın
büyükleri, sadece bizleri yok etmek için hazırladıkları,
neredeyse herkesi amansız düşman görürcesine, celladı temsil
eden bir aleti teşhir etmek için çıldırıyorlar da, aksine, ona
sahip olmasaydık, bizleri de yeryüzünde eksikliler arasında
saydıracak bir organımızı, doğanın güçsüzlüklerinin
yorulmaz tamircisini, her canlının Prometeus'unu, göz ardı
ediyorlar. Zavallı ülke, doğurganlık işaretleri yüz karası,
yok ediciler onurlandırıcılı sayılıyor. Üstelik bu organa,
sanki hayat vermekten daha şerefli başka bir şey varmış ama
hayat almak en aşağılık sayılmazmış gibi, müstehcen yer adını
takmışsınız!” (s. 96) Bergerac 400 sene sonra hiçbir şeyin
değişmediğini görse insanlık için ne düşünürdü dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder